Kitaplar

Berra Nur, merakı hiç tükenmeyen, keşfetmeyi seven bir çocuk. Gözlerini nereye çevirse, her şey ona bir hikâye anlatıyor. Gördüğü şehirler, yürüdüğü yollar, tanıştığı insanlar… Hepsi, ona bambaşka dünyaların kapısını aralıyor. Bu kitap, Berra Nur’un gezip gördüğü yerlerin büyüleyici hikâyelerini anlatıyor. Doğanın mucizeleri, tarihî yapılar ve renkli kültürler, onun gözünden sıcacık bir dille aktarılıyor. Küçük bir gezginin büyük hayal gücüyle süslenen bu yolculuğa sen de katılmak ister misin? Haydi, sayfaları çevir ve Berra Nur’un dünyasına adım at! Her köşede yeni bir keşif, her satırda sıcacık bir anı seni bekliyor.

Hani eskiden, büyüklerimizin dizinin dibine oturup dinlediğimiz o masallar vardı ya… Kahramanlarıyla birlikte yolculuğa çıkardık, hayallere dalar, bambaşka dünyalarda kaybolurduk. İşte bu hikâyeler, unutulmasın, hayallerimizden silinip gitmesin istedim. Çünkü bir zamanlar bize umut veren, gülümseten, düş kurduran o kahramanlar, hâlâ bizimle birlikte.Şimdi, onları yeniden hatırlama, o büyülü dünyaya adım atma, çocukluğumuzun saf heyecanını yeniden hissetme ve hayal gücümüzü tıpkı o günlerdeki gibi özgürce serbest bırakma vakti. Unuttuğumuzu sandığımız kahramanlar, maceralarıyla kaldıkları yerden yolculuklarına devam ediyor. Yapmamız gereken tek şey, gözlerimizi kapatıp o büyülü dünyaya adım atmak!

Bir cinayetin gölgesi, ne kadar derine gömülürse gömülsün,asla kaybolmaz. Yalanlarla örülmüş bir sırlar zinciri ne kadar sağlam görünse de, her zincirin kırılmaya mahkûm bir zayıf noktası vardır. Gerçek, beklenmedik bir anda, bir aynanın çatlağında, bir vicdanın fısıltısında ya da geçmişten kopup gelen bir yansımanın içinde ortaya çıkar. Bu roman, sırlarla ve yalanlarla lekelenmiş hayatların içinden geçen, karanlık ve gerilim dolu bir hikâyeyi anlatıyor. Adaletin peşinde koşan bir hakikatin, aynadaki yansımalarla yüzleşen bir ruhun ve kaçışın mümkün olmadığı bir vicdanın öyküsü. Her sır bir gün çatırdar, her suç bir iz bırakır. Ve o iz, aynanın ardındaki katilin hikâyesini gün yüzüne çıkarır. “Aynadaki Katil”, okuyucuyu karanlık bir labirentte yolculuğa çıkarırken, her sayfada gerçeğin ne kadar kırılgan ve tehlikeli olduğunu gözler önüne seriyor. Sonunda ise tek bir soru kalıyor: Kendi yansımanızla yüzleşmeye hazır mısınız? Her suç bir sır taşır. Her sır, bir gün aynadaki yansımasında ete kemiğe bürünür. Hakikatin peşindeki bu gerilim dolu maceraya katılmaya cesaretiniz var mı?

İnsanlığın en erken döneminde, kaos ve belirsizlik hayatın ayrılmaz bir parçasıydı. Ne düzen sağlayacak bir yasa sistemi ne de adaleti tesis edecek bir otorite vardı. Güçlü olanın sözünün geçtiği, zayıfın korkuyla yaşadığı bu çağda, insan zihni bir çözüm arayışına girdi. Doğa olaylarının öngörülemezliği ve bilinmezliğin yarattığı dehşet, bu arayışı kaçınılmaz kılıyordu. Ve sonunda insan, kaosa düzen getirecek, korkulara anlam katacak yüce bir otoriteyi tasarladı: Tanrılar.“Tanrı ve Dinlerin Oluşumu” kitabı, bu tarihsel ve zihinsel yolculuğun izini sürüyor. İnsanlığın tanrıları nasıl yarattığını, dinlerin nasıl doğduğunu ve bu inanışların tarih boyunca insanlık üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor.

Eser Hakkında: “Elliott, benimle birlikte ölmeye var mısın? Ölüm arkadaşım olur musun?” “Ölüm arkadaşın mı? Beraber ölelim mi diyorsun?” “Tam olarak öyle diyorum.” Hayatın sillesini yemiş, çocukluğunu olması gerektiği gibi geçirememiş, inançları olmasına rağmen çektikleri acılardan dolayı ölmeyi dileyen ve intihar etmeye çalışan; günah olduğunu bile bile, cehennem ızdırabını kabul ederek ne olursa olsun ölmek isteyen iki insan. Beraber İntihar Dükkanı kitabını okumaya başlarlar ve ölmek için gerekli bilgileri not alırlar. İki intihar etmek isteyen insan birbirlerine intihar etmelerinde yardımcı olabilirler mi? Kendilerini ölüme terk edecekler mi? Yoksa umudu birbirlerinde mi bulacaklar?