Kitaplar

Sevgili Çocuklar, Kars, benim çocukluğumun şehri… Dağları, taşları, insanı ve türküsüyle hep yanımdaydı. Bu hikâyeleri yazarken amacım yalnızca sizlere hayal kurdurmak değil; aynı zamanda Kars’ın insanını, kültürünü ve tarihini anlatmaktı. Bu kitapta sizleri biraz daha büyüterek; âşıkların türkülerine, Sarıkamış’ın kahramanlıklarına, Ani’nin taş duvarlarına götürdüm. Çünkü Kars, sadece insanıyla değil, köklü tarihi ve kültürüyle de çok özel bir şehirdir. Her hikâye, sizlere hem bu şehrin büyüsünü hem de Kars’tan bir parça sunuyor. Bu satırlarda hayal kuracak, geçmişin izini sürecek ve yeni şeyler öğreneceksiniz. Sevgiyle, Elif Yahşi

Merhabalar, Farklı platformlardan farklı kalemlerin olduğu bir dergi oluşturmak niyetiyle çıktım yola… Benimle aynı fikirde olan arkadaşlarımla başladığım bu yolda, şu an 120yi aşkın kalemimizle büyümeye devam ediyoruz. Kalemin gücüne, duygularımızın toplumda bırakacağı etkiye inanıyoruz. Birbirimizden ne kadar farklı kalemler olsak da bir aile olmayı başardık. Bu birlikteliğin topraklarımızda sağlanacağına inandığımız için yazmaya, fikirlerimizi özgürce paylaşmaya devam ediyoruz. Farklılıklarımıza saygı duyduğumuz birlikle bir bütünüz. Daha da büyümeye ve fısıldayan seslerimizi daha yüksek sesle duyurmaya devam edeceğiz. Bu antoloji birinci yılımıza özel yazarlarımıza ve şairlerimize destek olmak, onların varlığını sizlerle paylaşmak için derlendi. Elif Ünal Yıldız Genel Yayın Yönetmeni

Köyde kıyasın, eleştirinin ve sevgisizliğin gölgesinde büyüyen bir çocuk... Xemgîn, bir yanda bastırılan çocukluğuyla, diğer yanda entelektüel dünyanın yalnızlığıyla sıkışmış bir ruhun dramatik hikâyesidir. Bu roman, içsel bir hesaplaşmadır. Baba sevgisi olmadan büyüyenler için bir hesaplaşma ve barışma...

Bir annenin, evladını toprağa vermeden önce bastırdığı çığlık... Ya da yıkıntılar arasında hâlâ hayatta olan vicdanınızın ta kendisi. Okurken yalnız kalacaksınız. Çünkü bu roman kimseye yaslanmaz. Ama okuduktan sonra bir daha susamayacaksınız. Çünkü bazı cümleler sadece okunmaz, taşınır. Bu roman, resmi açıklamaların, uluslararası raporların, çifte standartlı bildirilerin soğuk diline karşı bir insanın iç sesiyle yazılmış gayri resmî bir isyandır.

Zamanın duvarlarında ince bir çatlak belirdi. Gerçek ile kurgu arasındaki sınır kayboldu. Yedi farklı hikâye, bilimin sınırlarını zorlayan yedi farklı gerçeklik… Bu kitap, ışığın ve karanlığın savaştığı bir şehrin son umudundan, zamanın hapsolduğu bir boyuta… Ölümsüzlük deneylerinden, insan zihninin yansımalarına… Görevlerin, kimliği ve varoluşu sorgulattığı anlardan, yankıları sonsuza dek sürecek kararların eşiğine kadar uzanıyor. Bilim kurgu edebiyatının derinliklerine bir yolculuğa hazır mısınız? Sonsuzluk Çatlağı, yedi bağımsız ama tek bir ortak noktaya sahip hikâyeyi içinde barındırıyor: Gerçeklik sandığımızdan çok daha kırılgan…

Oysa günümüz çocukları oynayamıyor ki… Kapalı kapılar ardında, beton duvarlar içinde büyüyorlar. Onlara “Apartman Çocuğu” diyoruz, sokak çocuğu demesinler diye… Bir zamanlar sokaklarda özgürdük. Çamura bulanan ellerimizle top oynar, akşama kadar koşturur, ter içinde kalırdık. Eve girmek, ancak açlık hatırlatınca aklımıza gelirdi. Yemeğimizi hızla yer, şimdi cüzzamlı muamelesi gören sokaklara yeniden koşardık. Peki ya şimdi? Çocuklar, sokak oyunlarının neşesini, dizleri kanayan bir çocuğun gülümsemesini tanıyor mu? Yoksa onlardan çaldığımız çocukluğu, görmezden mi geliyoruz?

Bir cinayetin gölgesi, ne kadar derine gömülürse gömülsün,asla kaybolmaz. Yalanlarla örülmüş bir sırlar zinciri ne kadar sağlam görünse de, her zincirin kırılmaya mahkûm bir zayıf noktası vardır. Gerçek, beklenmedik bir anda, bir aynanın çatlağında, bir vicdanın fısıltısında ya da geçmişten kopup gelen bir yansımanın içinde ortaya çıkar. Bu roman, sırlarla ve yalanlarla lekelenmiş hayatların içinden geçen, karanlık ve gerilim dolu bir hikâyeyi anlatıyor. Adaletin peşinde koşan bir hakikatin, aynadaki yansımalarla yüzleşen bir ruhun ve kaçışın mümkün olmadığı bir vicdanın öyküsü. Her sır bir gün çatırdar, her suç bir iz bırakır. Ve o iz, aynanın ardındaki katilin hikâyesini gün yüzüne çıkarır. “Aynadaki Katil”, okuyucuyu karanlık bir labirentte yolculuğa çıkarırken, her sayfada gerçeğin ne kadar kırılgan ve tehlikeli olduğunu gözler önüne seriyor. Sonunda ise tek bir soru kalıyor: Kendi yansımanızla yüzleşmeye hazır mısınız? Her suç bir sır taşır. Her sır, bir gün aynadaki yansımasında ete kemiğe bürünür. Hakikatin peşindeki bu gerilim dolu maceraya katılmaya cesaretiniz var mı?

İnsanlığın en erken döneminde, kaos ve belirsizlik hayatın ayrılmaz bir parçasıydı. Ne düzen sağlayacak bir yasa sistemi ne de adaleti tesis edecek bir otorite vardı. Güçlü olanın sözünün geçtiği, zayıfın korkuyla yaşadığı bu çağda, insan zihni bir çözüm arayışına girdi. Doğa olaylarının öngörülemezliği ve bilinmezliğin yarattığı dehşet, bu arayışı kaçınılmaz kılıyordu. Ve sonunda insan, kaosa düzen getirecek, korkulara anlam katacak yüce bir otoriteyi tasarladı: Tanrılar.“Tanrı ve Dinlerin Oluşumu” kitabı, bu tarihsel ve zihinsel yolculuğun izini sürüyor. İnsanlığın tanrıları nasıl yarattığını, dinlerin nasıl doğduğunu ve bu inanışların tarih boyunca insanlık üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor.